TRT, Gezi Parkı olaylarının da etkisiyle 50’inci yılına girerken İngilizce bir kanal kurma kararı almış durumda. Birkaç yıldır gündemde olan proje neredeyse rafa kalkmıştı ki son aylarda hükümet aleyhine yapılan İngilizce kara propoganda böyle bir kanala ihtiyaç olduğu fikrini canlandırdı. Wall Street Journal Türkiye’de yayınlanan bir haber çok büyük bir proje ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor:
The Wall Street Journal’ın konuya yakın kaynaklardan elde ettiği bilgiye göre TRT Genel Müdür İbrahim Şahin, BBC ve El Cezire televizyonlarını örnek alarak kurulması planlanan kanal için çalışmalara başladı. Şahin, yapılan görüşmelerde yeni kurulması planlanan kanal için ilk etapta 250 milyon dolar bütçe ayıracaklarını açıkladı.
Konuya ilişkin olarak The Wall Street Journal’a bilgi veren TRT Basın Müşaviri Birol Uzunay, İngilizce 24 saat yayın yapacak kanalı 2014’ün ikinci yarısında yayına sokmayı planladıklarını belirterek, “Bu TRT tarihinin en büyük projesi olacak” dedi.
İlk akla gelen 250 milyon dolarlık bir bütçenin TRT İngilizce için fazla olduğu. Fakat kısa bir araştırma bu rakamın Dünya’nın önemli merkezlerinde temsilcilik açmaya çalışan bir kanal için oldukça normal olduğunu gösteriyor.
Prestijli Al Jazeera English için Katar bugüne dek yaklaşık 1 milyar dolar harcadı. Yaz sonunda Al Jazzera America’yı yayına alan şirket sadece lisans meselesini çözmek ve daha fazla izleyiciye ulaşmak için Current TV’yi 500 milyon dolara satın almıştı. Fransa’nın dünyadaki sesi olmaya aday olan ve 2006 yılında kurulan İngilizce yayın yapan France 24 ise 110 milyon dolar yıllık bütçe ve 170 gazeteci ile emeklemesine başlamıştı.
2006 yılı rakamlarına göre CNN grubunun yıllık bütçesi ise 856 milyon dolar olarak değerlendiriliyor. Fakat 2008 krizinin ardından bu rakamda büyük kesintilere gidildi.
Para tamam da içerik ne olacak?
Gazetelerden farklı olarak TV haberciliği ülkemizde daha düzgün yapılıyor. Fakat özel içerik üretmede hala sıkıntılar var. Eğer yeni kurulacak TRT İngilizce sadece Türkiye’de ne olup bittiğini İngilizceleştirmek gibi bir amaca hizmet edecekse bu kanal hem başarısız olacaktır hem de harcanan bu rakam değmeyecektir. Halbuki Al Jazeera’nin yaptığı gibi özel haberciliğe ve gündemi değiştirmeye yönelik bir haber algısıyla hareket edilirse hem bölgesel politikalarda daha etkin bir rol alma imkanı doğacaktır, hem de Türkiye ile ilgili haberlerin inandırıcılığı artacaktır. Al Jazzera English bu yüzden kurulurken saygınlığına büyük bir önem vermiş, ünlü İngiliz gazeteci David Frost’u bile kadrosuna katmaktan çekinmemişti. Bakalım TRT’nin gidişatı nasıl olacak…