Geçtiğimiz günlerde Habertürk’ten Fehmi Koru bir yazı kaleme alarak ABD – Türkiye ilişkilerinin bölgesel gelişmeler nedeniyle ciddi bir süreçten geçtiğini ve gazetelerin bugünlerde Washington’da temsilci bulundurmadığını söylemiş.
Bu bilgi gerçek tabloyu ortaya koyan bir şey değil maalesef.
Türk basını Washington’da güçlü bir şekilde temsil ediliyor.
Sabah ve Daily Sabah adına Nisan’dan beri Washington, D.C.’de ben görev yapıyorum.
Hürriyet’ten Tolga Tanış, Habertürk’ten Kasım Cindemir, Zaman’dan Ali H. Arslan, Diken ve BBC Türkçe‘den İlhan Tanır, Yurt’tan Yılmaz Polat yıllardır burada.
Milliyet’ten Pınar Ersoy ve Bugün Gazetesi’den Adem Yavuz Arslan ise benim gibi son dönemde göreve başlayan arkadaşlar.
Anadolu Ajansı’nın Mehmet Toroğlu liderliğinde oldukça büyük bir ekibi bulunuyor. Cihan’dan ise İhsan Denli yine burada görev yapıyor.
Görüldüğü üzere Türkiye basını Washington’da oldukça ciddi ve geniş bir şekilde temsil ediliyor.
Değişen şey basınımızın D.C.’den geçilen haberlere verdiği yerin azalmasından ibaret. Bu durumda da Türkiye’nin geçirdiği dönüşüm kadar, ilerleyen internet teknolojileri nedeniyle haberin muhabire gerek kalmadan Türkiye’ye ulaşmasının da payı var.
Gazetecilik 
turk basininin washington’dan gectigi haberlerin azalip azalmadigini bilmiyorum, bu konuda bir arastirma varsa okumak isterim. lakin temsil ya da temsilin azalmasini internet teknolojisine baglamanin yanlis oldugunu dusunuyorum. cunku bu tip aciklamalarin cogunda oldugu gibi burada da meseleyi ‘kendiliginden’, ‘dogal’ bir gelisme gibi gostermeye hizmet ediyor. bunu bilincli yaptiginizi elbette dusunmuyorum, sosyal ve insani gelismeleri, degisimleri teknolojiye hasretmek cok yaygin bir aciklama bicimi. ama daha onemli bir sey soylemek isterim, turkiye’de temel olarak ‘haber’ yapilmiyor, bir ulkede gercekten haber yapilmaya baslandiginda demokrasinin, katilimin vb. gelistigini tarih bize gosteriyor, o yuzden sizin gibi habercilerin, turkiyedeki okura daha geliskin haberler sunmasini bekliyoruz. iste burada belki yeni mecralari devreye sokabilirim, editorler ne yaparsa yapsin, muhabirlerin kullanabilecegi mecralarin cogaldigini ve bunlarin akillica kullanilmasi durumunda bir fark yaratilabilecegini saniyorum ve temenni ediyorum. kolayliklar dilerim
Gülseren hanım,
Elbette dediğiniz şey doğru fakat Türkiye’de gerçekten haber üretmek de oldukça zor bir mesele. Oldukça ABD’deki karışık stratejileri ve iç siyaset dinamiklerini ciddi bir şekilde görüşleri ve datayı vererek yazmaya çalıştığınız zaman editörler ya da yazı işleri bu haberi basmak istemeyebiliyor. Mesela geçenlerde yazdığım İngilizce haber: http://www.dailysabah.com/politics/2014/11/19/us-vp-biden-to-court-turkish-leaders-without-meeting-ankaras-syria-demands
Bu haberi bu şekilde maalesef hiçbir gazeteye basmak mümkün değil. Türkiye’de bu habercilik kültürü ve genel sosyo-ekonomik yapı değişmeden bizim bu tür bir haberciliği kitleye satmamız imkan dahilinde mi? Sanırım bu meseleye sizin vereceğiniz daha iyi yanıtlar var.
Onun dışında kimi zaman bazı haberlerde kutular halinde ciddi datalar veriyoruz ve yine editörler bu dataları kesip atıyorlar. Washington Post’un tam sayfa vereceği haberlerin 500 vuruşta yazılıp verildiğini de kaç defa gördüm.
İşin gazeteci kalitesi boyutu var ki oraya hiç girmiyorum.
Yorumunuz için teşekkür ederim.