Ünlü moda fotoğrafçısı Bill Cunningham’ın ne iş yaptığını konu edinen 2012 yapımı belgeseli seyrederken Türkiye’de neden böyle bir dev ismin olmadığını düşündüm.
Cunningham elbette Ara Güler gibi falan değil, onun işi günlük olarak New York şehrinde yaşayanların giyim ve kuşamlarını fotoğraflamak. “İşim elbiseyi takip etmek, kişilerle ilgilenmiyorum” diyor Cunningham. 89 yaşındaki fotoğrafçı bugün de bisikletiyle New York sokaklarında yaşananları, elbiseler ve moda üzerinden kayda geçiriyor. Düşünsenize 60’ların sonundan beri bu işi New York Times için yapıyor. (Cunningham savaş sonrasının azla yetinen, kutu gibi bir yerde hiçbir sosyal hayatı olmadan yaşayan nev-i şahsına münhasır bir isim. Böyle olmaya gerek yok tabii.)
“Bizde niye böyle bir gazeteci yok? “ diye düşünürken bizde bir şehir gazetesi olmadığını hatırladım. Tüm ulusal gazeteler İstanbul merkezli olmalarına rağmen tüm Türkiye’yi İstanbul’a indirgemekten fazlasını yapamıyorlar ve aynı zamanda da İstanbul’a dair de bir şehir gazeteciliği üretemiyorlar. (Üretilen İstanbul eklerinin ise oldukça üstünkörü ve yetersiz olduğunu söylemeye gerek yok herhalde?)
Şehirde ne olup bittiğini, insanların nasıl yaşayıp, nasıl hayata gözlerini yumduklarını bilmediğimiz gibi yıllara göre elbiselerinin nasıl değiştiğini gözlemleyemiyoruz.
Çünkü gazetecilerimiz yahut gazetelerimiz sıradan vatandaşla ilgilenmiyorlar.
Halbuki İstanbul son yılların en gözde moda merkezlerinden biri. Sokak modası Avrupa’daki pek çok moda başkenti ile bir tutulabilir. Tam bir metropol ve çeşitlilik son yıllarda daha fazla artıyor.
Biz ise daha çok salak moda şovlarındaki partilerde ne olup bittiğini ya da blog yazarlarının ne giyip, ne içtiklerini, nerde ne yaptıklarını daha önemli buluyoruz.
Biliyorum Türkiye medyasında o kadar çok şey, o kadar yanlış ki moda haberciliğini düzeltmenin kimseye bir faydası yok.
Fakat şehir gazeteciliği öyle değil.
Londra’nın en önemli gazetesi on yıllardır London Evening Standard, New York’un dünyaca ünlü gazetesi New York Times, öyle ki gazetenin ismi bugün şehrin en önemli meydanı olan Times Meydanı’na da ismini vermiştir.
Şehir gazeteciliği okuyucuya elle tutulan, her gün gördükleri şeylerle ilgili enformasyon ulaştırdığı için alışkanlık yaratmak konusunda oldukça avantajlı bir gazetecilik türü.
Hep İstanbul’da da New York ve Londra’da olduğu gibi bir bedava gazetenin iyi olacağını düşündüm ama birkaç yıl önce yapılan Gaste adlı bedava gazete denemesi Doğan grubunun rakip bir bedava gazete çıkarmasıyla yerle yeksan oldu.